KOÇO”YA OLAN AŞKINI VE ÖZLEMİNİ ANLATTI
Altı yıl önce kaybettiği eşi Konstantinos Kasapoğlu’na 60 yıldır aşkla bağlı olan 82 yaşındaki Kleopatra Kasapoğlu’nun her cümlesinde, bakışında, gülüşünde sevgilisi, eşi, yol arkadaşı “Koço” var.
Kleopatra Kasapoğlu’nun ismini futbolcu eşi Konstantinos (Koço) Kasapoğlu ile duyduk, Onunla andık. Koço hayattayken ve öldükten sonra da Kleopatra Kasapoğlu ile ya bir anma töreninde ya da eşi Koço’nun hikâyesini dinlemek için bir araya geldik. Hemen hemen hepimiz Koço’yu biliyoruz ama yol arkadaşını tanıyanımız çok az. İşte bu nedenle bu sefer farklı bir yol izledik ve Kleopatra Kasapoğlu’nun kapısını Onu yakından tanımak için çaldık.
Güler yüzü ve hoş sohbetiyle bizi karşılayan 82 yaşındaki Kleopatra Kasapoğlu ile sohbetimize kızı Lukia da eşlik etti. Anne –kız kendilerini ve bugünü anlatırken bizi geçmiş zamanda yolculuğa çıkardılar. Bu yolculukta Büyükada’yı, Beyoğlu’nu ve Atina’yı bir de eski haliyle gördük. Tüm bu yerleri gezerken Koço Kasapoğlu da bizi bir an olsun yalnız bırakmadı. Kleopatra Kasapoğlu’nun her cümlesinde, bakışında, gülüşünde sevgilisi, eşi, yol arkadaşı “Koço” vardı.
“RUM, İTALYAN VE TÜRK KÜLTÜRÜ İLE BÜYÜDÜM”
Kleopatra Karakaçani 1944 senesinde İstanbul Beyoğlu’nda doğdu. Anne tarafı İtalyan, baba tarafı Rum olsa da anneannesinin bir Türk ile evlenmesiyle birlikte Türk kültürüyle iç içe yaşadılar.
“İtalyan olan Anneannem Efmorfiya Roza, ikinci evliliğini bir Türk ile yaptı. Kocası Haydar Nizamettin Toker, Ahmet Reşit Paşa’nın oğlu idi. Dünyaya gözlerimi açtığımda dedem Haydar Nizamettin’i tanıdım. Bana çok değer verirdi. Her zaman anneanneme, torun ne istiyor, asıl bu önemli derdi. Bir dediğimi iki etmezdi. Güçlü bağlarla birbirimize bağlıydık. Anneannem tarafından İtalyan, baba tarafından Rum, dede tarafından Türk olduğumuz için bu üç kültürü bir arada tanıma, yaşama şansım oldu.”
Kleopatra Karakaçani Kasapoğlu, sadece kendi ailesinin değil, İstanbul’un, Adalar’ın çok kültürlü yönüne de dikkat çekiyor:
“Beyoğlu’nda doğdum, ilkokul, orta ve liseyi Rum okullarında okudum. Annem ev hanımı babam ise otomotiv ilerinde çalışıyordu. Kendi halinde mütevazı bir aileydik. Beyoğlu’nda Rumlar, Ermeniler, Türkler ve farklı kökenden insanlarla iç içeydik, bugün Adalar’da olduğu gibi. Çok renkli, çok kültürlü dönemlerdi. Mutlu bir çocukluk ve gençlik geçirdim. Cihangir’de otururken yazları da Büyükada’ya gelirdik. Ada’ya ilk geldiğimde 8 yaşındaydım. Ailecek burayı çok sevdik.”
KOÇO KASAPOĞLU İLE TANIŞMALARI
Kleopatra Kasapoğlu, Koço ile tanışmalarını şöyle anlatıyor:
“Konstantinos ile 1966 senesinde, 25 yaşımdayken Büyükada’da tanıştık. Tanıştığımızda Onun futbolcu olduğunu bile bilmiyordum. Konuştuk. Birbirimize aşık olduk. Aşkımız dillere destandı. Ada’da aşk yaşamak bir başka güzeldi. Eşimin aramızdan ayrıldığı 2016 senesine kadar karşılıklı olarak aşkımız sürdü. Benim için halen sürüyor. Onu anmadığım bir günüm yok. Onu ve Onunla yaşadığım o muhteşem dönemleri büyük bir özlem ile anıyorum.
Koço Kasapoğlu mükemmel bir eşti. Beni asla incitmezdi. Sinirliyim ama ne zaman sinirlenirsem bu durumu sakinlikle karşılar ve sinirlerimin yatışmasını beklerdi. O kadar anlayışlı ve ince bir insandı. Bana asla kızmazdı, beni kırmazdı. Ah! O bir taneydi.”
ADA’DA VE ATİNA’DA GEÇEN ZAMANLAR
“Koço ile evlenince 1972 -1975 yıllarında yaz-kış Ada’da oturduk. Kızım Lukia da bizimleydi. Koço spor için şehre gidiyor antremanlar yapıyordu, ben de dükkana bakıyordum. Saat Meydanı’ndaki şuan ki Madam Sofia’nın olduğu mekandaydık. Oyuncak ve öteberi ihtiyaçları satardık. Gelen gidenle sohbet ederdik. Kızım da arkadaşlarıyla Saat Kulesi çevresinde oynardı. Akşam olduğunda en güzel kıyafetlerimizi giyer, süslenir Vapur İskelesi’nde şehirden gelecek eşlerimizi beklerdik. Koço kimi zaman kalabalık arkadaş grubuyla gelirdi. Hep birlikte ormanda yürür ya da Aya Yogi’ye çıkardık. Fotoğrafçılar da gelirdi kimi zaman, poz verirdik onlara. Keyifli zamanlardı. Kıbrıs olayları çıkınca tadımız tuzumuz kaçtı. Sadece Rumlar değil, Türkler de bu duruma çok üzüldü. Ve 1975 senesinde evimizi, dükkanımızı kapatıp Yunanistan’a gitmek zorunda kaldık.
Yaşadığımız yeri bırakıp Yunanistan’da yeni bir hayata başlamak hepimiz için zor oldu. Atina’da mini bir market açtık ve geçimimizi öyle sağladık. Kızım orada okudu, şu an 30 yaşında olan torunum Margarita da orada okudu ve halen orada yaşıyor. Biz 40 seneyi Yunanistan’da geçirdik. Bu süre boyunca 1999 ve 2009 yılında Ada’yı ziyarete geldik. Büyükada’daki evimizi satmıştık ve bu nedenle uzun kalamadık. Ancak 2015 senesinin son aylarında Türkiye’ye temelli döndük. Döndük çünkü Koço hastaydı.”
KOÇO’NUN ANİ GİDİŞİ…
Kleopatra Kasapoğlu, İstanbul’da Koço ile geçen son zamanlarını da şöyle anlatıyor:
“İstanbul’a geldiğimizde Büyükada’da evimiz yoktu artık ve Kadıköy Koşuyolu’nda ev tuttuk. 2016 Mart ayından Koço, İstanbul Çapa Hastanesi’nde bacağından ameliyat oldu. Ameliyattan beş altı gün sonra taburcu oldu ve evimize döndük. Hiç unutamayacağım bir andır; bir akşamüstüydü ve Koço kanepede yatar halde televizyon izliyordu. Saat 22.00 civarıydı. Rahat etsin, uyusun diye yatağa götürdüğüm esnada Koço, ‘Ah! Dur bana bir şeyler oluyor’ dedi ve bir anda yere yığıldı. İlk yardım çağırdık, hastaneye kaldırdık. Pıhtı oluşmuş, dedi hekimler. Ve Onu kaybettik. 5 Nisan 2016 gecesiydi. Çok uzun bir geceydi, çok acılı, çok zor… Sağ olsunlar arkadaşları, futbol dünyası, Adalılar bizi bir an olsun yalnız bırakmadılar.”
“ADA BENİM MEMLEKETİM”
Kleopatra Kasapoğlu, “Ada benim memleketim, canımdır. İnsanları çok iyi. Ben bu güzel ilişkileri burada gördüm” diyor ve ekliyor: “Koço için de hep böyleydi. Uzun yıllar Yunanistan’da kalsak da, O burayı hiç unutmadı. Ada, Onun her şeyiydi.”