Reşat Nuri Güntekin’in Evi
Ünlü Türk roman yazarı Büyükada’daki evi. Evde, ünlü Türk romancısı Reşat Nuri Güntekin ailesiyle birlikte yaşamıştır.. Bir müzesi yok ama 3 katlı evin pembe pervazlı dış cephesi bulunmaktadır.
Ünlü Türk roman yazarı Büyükada’daki evi. Evde, ünlü Türk romancısı Reşat Nuri Güntekin ailesiyle birlikte yaşamıştır.. Bir müzesi yok ama 3 katlı evin pembe pervazlı dış cephesi bulunmaktadır.
Daha önce aynı arazide Giacomo Oteli’nin yer aldığı ve caddenin adının da Giacomo Caddesi olarak anıldığı bilinmektedir. Otel, yanarak ortadan kalkmıştır. Bugün Splendid Oteli’nin giriş bölümünde yer alan Grek kadın heykeli, Giacomo Oteli’nden kalmadır. Geniş bir alanı kaplayan yapı, Sakızlı Kazım Paşa tarafından, Kaludi Laskaris Kalfa’ya, 1911’de otel olarak yaptırılmıştır.
Dört katlı, ahşap yapıda, bir de bodrum katı vardır. Bodrumda, mutfak, sıcak ve sağuk kalorifer kazanları, soğutma dolapları, kiler, kuaför salonu, sağında da yemek salonu yer almaktadır. Oturma salonunun duvarını F. Dubreuil, giriş salonunun duvarlarını J. Saville ve Ratzkowski, yemek salonunun duvarlarını ise Ratzkowski ve H. Mocel gibi Batılı ressamların tabloları süslemektedir. Otele giriş merdiveninin her iki yanında yaz bahçesi ve bir de resim galerisi, merdivenden çıkınca, ana giriş kapısının her iki yanında yemek terası yer almaktadır.
Otelin yapımı, 1911’de tamamlanınca Beyoğlu’ndaki ünlü Tokatlıyan Oteli’ndan Dikran, Tavit ve Onnik adlarındaki üç garson oteli kiralamışlardır. Otel, onlar tarafından döşenmiştir. Otelin bütün mübilyaları İstanbul’daki Austro-Ottoman mobilya fabrikasından, hasır koltuk takımları Lion’dan, “DDO” monogramlı bütün çatal bıçak ve gümüş yemek takımları Paris’teki ünlü Christophl firmasından ve kristal bardak, bardak takımları, havlu ve battaniyelerle diğer tüm eşyaları da Avrupa’dan getirtilmiş, ayrıca bütün dünya içkilerini içeren bir de kav oluşturulmuştur.
İşletmeye açıldığında, Splendid’in birinci katına gaz motoru ile çalışan bir jeneratör konmuştu. Büyükada’da henüz elektrik yokken, asansör dahil, otelin aydınlatılması ve kuyulardan su çekilmesi gibi işler bu jeneratörler aracılığıyla yapılmaktaydı. Splendid Oteli’nde dönemin ünlü orkestraları çalar, önemli sanatçılar tarafından verilen konserler dinlenirdi. Her hafta sonu “Avrupa Geceleri” düzenlenirdi.
Otel Kazım Paşa’nın ölümü ile kızı Nazire Toköz’e (1940), onun da ölümü ile torunu Belma Hatice ve eşi Nihat Hamamcıoğlu’na (1977) geçti. Oteli 1957 yılından bu yana Hamamcıoğlu ailesi işletmektedir. Bugün 134 misafiri ağırlayabilecek 70 oda ve 4 süitin yanı sıra, açık ve kapalı mekanda 90 kişiye yer sağlayan bir restorana da sahiptir.
Sabuncakis Köşkü; İstanbul Adalar ilçesi Büyükada Maden Mahallesi Yılmaz Türk Caddesi üzerinde sahil kıyısındadır. Yapı Sultan II. Abdülhamit döneminin meşhur masonlarından Halepli Yorgi Sabuncakis tarafından 1904 yılında inşa edilmiştir. Köşkün tasarımını Atina Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Prof Fotiadis, inşaatına da Simota Kalfa üstlenmiştir. Üst katlı kagir köşk, Grek tarzında inşa edilmiştir. Yazlık mason locası olarak kullanılan köşkün süslemesinde ve mimari detaylarında masonluğun sembolleri kullanılmıştır. Köşkün bahçesi ve zemini yoldan aşağıya kaldığı için, küçük bir köprü vasıtasıyla birinci kattan giriş yapılır. Bu yüzden köşke Köprülü Ev de denilmiştir.
Antik Yunan tapınaklarına benzeyen bir giriş cephesine sahip olan köşkün ikisi yuvarlak, ikisi köşeli, korint başlıklı dört sütun üzerine oturmuş ve üzerinde de üçgen bir alınlık taşıyan giriş bölümü, oldukça dikkat çekici ve köşke özelliğini veren bir unsurdur. Üçgen alınlığın üst kısmında, ışıklar saçan bir göz resmi vardır. Tanrı’nın her şeyi gören gözünü simgeleyen ve yine masonluğun sembollerinden biri olan bu göz sebebiyle köşke Gözlü Ev de denilmiştir. Üçgen alınlığın köşelerinde küçük akroterler, en tepesinde de üzerinde bir akroter bulunan sivri kemerli bir stel mevcuttur. Stelin alt kısmında yan yana beş akasya ağacı üstünde de aralarında bir kovan ve bir arı kabartması bulunan taçlı bir erkek ve bir kadın figürü vardır. Ayrıca dökme demirden yapılmış bahçe kapısında da 10 adet arı figürü mevcuttur. Bütün bu sembolleri ve unsurları sebebiyle halk arasında köşke Köprülü Ev, Gözlü Ev ve Arılı Ev de denir.
Dikdörtgen açıklıklı köşkün yanlarına doğru balkonlarla uzatılmış ve köşeli payelere oturtulmuş terası ve basık kemerli alınlıkları olan pencereleri sıradanlığı bozar. Girişteki büyük salonda sekizgen bir kasnağa oturmuş tavan, kubbe şeklindedir. Ahşap tavanda yönleri ifade eden kelimelerin baş harfleri ve üç kırlangıç resmi vardır. Bundan başka sekizgen kasnağın etrafındaki aynalı tonozda da Yunan, Roma, Asur, Finike, Mısır ve Hindu mitolojilerindeki kutsal üçlülerin isimleri bulunur. Köşk 1924 tarihinde Hazine’ye intikal edip 1972 de yanmıştır. Köşk yeni restorasyondan geçmiştir.
Con Paşa Köşkü veya John Avrimidis Köşkü; İstanbul Adalar ilçesinde Büyükada Nizam Mahallesi Çankaya Caddesi’nde inşa edilmiştir. Köşk 1880 tarihinde Midilli doğumlu olan Con Paşa tarafından yaptırılmıştır. Köşkün mimarı Achileus Policis’tir. Con Paşa aslında Venedik’li bir aileden gelir. Esas ismi Trasiyolos Yannaros’dur. Con Paşa’nın yöneticisi olduğu İdare-i Mahsusa ilk Kadıköy Adalar seferlerini başlatmıştır. O dönemin vapurları Bağdat, Basra ve İhsan idi. Kendisi de Bursa’da vefat etmiştir. Con Paşa’nın kabri Şişli Rum mezarlığındadır. Çankaya Caddesi’nde 68 nolu yapı adasında 2010 metrekarelik alanda yer alır. Çağının mimari özelliklerini bünyesinde toplayan değişik üsluplardaki dış süslemeleriyle seçmeci veya eklektik bir yapı olup başka bir eşi yoktur.
Con Paşa ölünce evi Avusturyalı eşine ve çocuklarına kaldı. Osmanlı Devletinin Berlin Büyükelçisi Osman Niyazi Paşa ise Con Paşa’nın kızı Alis ile evliydi 1.Dünya Savaşı başlayınca Con Paşa Almanya’da ve çocukları da Avusturya’da idi. Savaş sonrası aileden bir haber alınmayınca, Maliye köşke el koydu ve satışa çıkardı. Ev sırasıyla Emanuel Karasu, Hristo Draganis, Dr. Michal Kuromenos, Ahmet Borovalı ve Müzehher Borovalı’ya intikal etmiştir.
Köşkün etrafında ahşap sütunlu balkonlarla donatılmıştır. Çatı kuleleri ve ahşap süslemeler çok göz alıcıdır. Bahçesinde çeşit çeşit heykeller yer alır.
İstanbul Adalar İlçesi Büyükada Nizam mahallesinde inşa edilmiştir. Yapının mimarı ve kesin inşa tarihi bilinmemektedir. İngiliz Yat Kulübü iken Anadolu Kulübü olarak devir alınmıştır. Bugün 350 yataklı beş büyük bina mevcut olup biri idare binası, biri oyun binası ikisi ise tarihi eser niteliğinde köşktür. Birisi yıkılan eski beyaz evin yerine yapılan büyük binadır. Bir diğeri ise 1979’da yanan ve tekrar onarılarak 1981 yılında hizmete açılan beyaz binadır. Beşinci ise sitenin en eski binası olan sarı ev’dir ve giriş katı oyun salonudur. Bunlardan başka açık ve kapalı oyun salonları, açık ve kapalı lokanta bulunmaktadır.
Anadolu Kulübü, Cumhuriyetin kuruluş yıllarında Atatürk’ün yönergesiyle, toplumsal gelişmeye katkıda bulunması için, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinde 31.10.1926 yılında; o günün Bakanlar Kurulu tarafından kurulmuştur. Yönetim Kurulunu da yine o günün Bakanlar Kurulu oluşturmuştur. Yönetim Kurulu Başkanı Atatürk’ ün silah arkadaşı ve devlet adamı Başbakan İsmet İnönü, Yönetim Kurulu Üyeleri de Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, Milli Savunma Bakanı Recep Peker, Denizcilik Bakanı İhsan Divetçiler, İçişleri Bakanı Cemil Ubaydın, Maliye Bakanı Abdülhalik Renda, Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati, Bayındırlık Bakanı Behiç Erkin, Ticaret Bakanı Rahmi Köken, Sağlık Bakanı Refik Saydam’ dan oluşmuştur.
Cumhuriyet öncesi dönemde Büyükada’nın en önemli sosyal kuruluşu, özgün adı; The Brinhipo Yat Kulübü Compani Limited Şirketi olan Yat Kulübü idi. Kısa bir dönem adı Büyükada Yat Kulübü Osmanlı Anonim Şirketi olan Yat Kulübü, 1924 yılındaki adını Büyükada Yat Kulübü Türk Anonim Şirketi olarak değiştirmişti. Büyükada Yat Kulübü, 1937 yılında özellikle Emlak ve Eytam Bankası’na olan borcunu ödeyemez duruma gelmiş, mallarının icra yoluyla satılacağı duyurulmuştu. Uzun yıllar Anadolu Kulübü yöneticiliğini yapmış olan 28 numaralı üye Hasan Saka’nın izni ve yardımı ile Anadolu Kulübü üyelerinin yazlık dinlenme ve eğlenme gereksinimi için, Büyükada Yat Kulübü’nün yapı ve tesislerinin satın alınma kararı alınmıştı. Bunun üzerine icraya başvurulmuş ve Yat Kulübü’nün bütün yapıları ve tesisleri ellişer bin liralık iki tapu ile 100.000.- liraya satın alınmıştı.
1937 Anadolu Kulübü Büyükada Şubesi Nizamnamesi’ne göre; “ Ankara Anadolu Kulübü, Büyükada’da kendi üyeleri arasında sosyal ilişkilerin ve dinlenme ihtiyacının gereğinin sağlanmasına ve kolaylaşmasına hizmet etmek üzere Anadolu Kulübü’nün Büyükada Şubesi adı ile bir Kulüp kurulmuştur.”
Çankaya caddesi 44 nolu köşktür. Büyük bir bahçe ortasındadır. 1900’lerin başında yapıldığı sanılmaktadır. Mermer döşeli bir köprü ile girilir. Orta sofalı planlıdır. Girişe göre sol taraftaki kagir kule üzerinde seyir balkonu bulunmaktadır.
Sekiz sütunlu giriş, birinci katta balkon ikinci katta ise kapalı bir mekan biçimindedir. Odaların ve sofaların tavanları kabartma ve kalemkari nakışlarla süslüdür. Birinci katta 4 büyük oda, ikinci katta 10 oda, üçüncü katta 9 oda vardır.
Otel olarak kullanıldığı zaman eklendiği sanılan bir çatı katı mevcuttur. Bir bodrum kat üzerine üç ahşap katlı olup (10527)m2 alanındadır.Hacapulos’un ülkeyi terk etmesi üzerine Hazineye intikal etmiş daha sonra da Murat Pinyatoğlu tarafında satın alınmıştır.
I.Dünya Savaşından sonra tekrar Hazineye intikal eden bu köşk, İstanbul’un işgali sırasında “Büyük Emperyal Oteli” olarak kullanılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra Hükümet Konağı olarak kullanılmaya başlanmıştır(1929). Devamlı onarım görmüş olup, içindeki değerli masa ve avizelerinin İstanbul’a taşındığı belirtilmektedir.
İstanbul Adalar’ının en büyüğü ve belki de en güzeli olan Büyükada’nın en yüksek tepesinde, halk arasında Aya Yorgi adı ile bilinen, Agios Georgios Rum Ortodoks Manastın bulunmaktadır.
Bu manastır, adını M.S. III.asırda, Hristiyan inancından dolayı putperestler tarafından şehit edilen ve bugün mezarı Filistin’ de bulunan, Roma ordusunda subay olan, Anadolu’lu (Kappadokyalı), Aziz Georgios’tan almaktadır.
Mevcut rivayetlere göre, manastır bin yılı aşan bir maziye sahip olup M.S. 963 senesinde Bizans İmparatoru Nikiforos Fokas zamanında inşa edilmiştir. Aya Yorginin mucizevi ikonası ise, Büyükada’daki İmparatoriçe İrini’nin Kadınlar Manastın tarafından hediye edilmiştir.
Bizans İmparatoru Manuil Komninos’un 1158 tarihli altın mühürlü fermanında ise, İstanbul Adalar ve buradaki manastırlar zikredilmekte olup, bunların arasında “Kodono;”’ ismi de geçmektedir.
19.asır tarihçisi Manuil Gedeon’ a göre ise, bu isim Büyükada’daki Aya Yorgi Kudunas (Çıngırakçı) Manastır’ından başkası değildir.
Büyükada’nın en yüksek ikinci tepesinin üzerinde yer alan Hristos Manastırı’nın yerinde aynı adı taşıyan bir Bizans manastırı bulunduğu görüşü (bilimsel kanıt yokluğuna karşın) yaygındır.
Kadıyoran Yokuşu ya da Lunapark Meydanı yoluyla ulaşılan İsa Tepesi’nde yer alan Hristos Manastırı’nın Bizans’daki varlığı, Mikhail 1 Comnenus döneminin 1158 tarihli bir kaydına dayandırılır.
Büyükada’nın en güzel yeri denilebilecek olan “İsa Tepesi”nde, 1898 yılında Kont Moris Bostari başkanlığındaki bir Fransız şirketi tarafından gayet geniş (uzunluğu 102,5 metre; genişliği 25-35 metre) ve muhteşem bir bina inşa edilmiştir.
Fransız şirketi bu binayı otel olarak inşa etmiş fakat hükümetten ruhsat alamayınca satılığa çıkartmıştır. Bunu fırsat bilen, o zamanın patriği III. Yoakim gayet zengin ve hamiyetli bayan Eleni Zarifi’yi ikna edip binayı Fransız şirketinden 3700 altına satın almıştır.
Bayan Zarifi bu meblağdan başka 1000 altın daha sarf ederek binayı bir yetimhanenin ihtiyaçlarına göre tanzim edip, yangın tehlikesine karşı da mermer merdivenli bir kule yaptırmıştır.
Devir teslim muamelesi 1902 de ikmal edilmiş, çıkarılan bir fetva ile Rum Yetimhanesinin bundan böyle, Büyükada’da bulunan bu binada faaliyete başlamasına izin verilmiştir. (Bu husus Tapu Daire’nin 12 Şaban 1321 tarihli tuğrasında yazılıdır)
Surp Asdvadzadzin Ermeni Katolik Kilisesi’nin kutsama ve açılış tarihi, 15 Ağustos 1858’dir; tarih, Meryem Ana’nın Göğe Yükselişi Yortusu’na denk getirilmiştir.
Kemerli tavanı sütunlarla desteklenen kilisenin açık renk boyalı ibadet salınında (giriş kapısının yanında), Andon Ağa Apelyan’ın anısını yaşatan mermer bir plaket görülür; yaşamı 2 Ekim 1859’da noktalanan Apelyan (vasiyeti üzerine) kilisenin içine gömülmüştür.
Günışığı iki duvardaki üçer büyük pencereden alan iç mekan, günbatımından sonra iki avizeyle aydınlatılır.
Sütun kabartmalı ön cephede yer alan giriş kapısının üzerinde, dairesel bir gül pencere görülür; yine girişin ibadet sahnına açılan yüzünde, koro balkonu ve org vardır.
Çan kulesi, 1895 tarihlidir.
Büyükada’nın ilk ve tek sinagogu olan Hesed Le Avraam, 2. Abdülhamid döneminde (adanın Yahudi nüfusunun tapınma gereksinimlerini yerine getirmek için) inşa edilmiştir.
O güne değin cemaat ileri gelenlerinin evlerinde Cuma akşamları ve Cumartesi günleri toplanarak dua eden yazlıkçılar, bir sinagog yaptırmaya kara verirler.
Arsayı Avram Fresko Efendi bağışlar; bu nedenle sinagoga Hesed Le Avraam (“Avram’ın İyiliği”) adı verilir.
Büyükada Sinagogu, 30 Mart 1904 tarihinde hizmete girer; açılış töreni, 1 Nisan 1904 günü gerçekleşir.
Büyükada’nın doğu sahilinde, Sedefadası’nın karşısında yer alan Ayios Nikolaos Manastırı’nın bulunduğu yöre, Bizans’ın Karya (Karyes) yerleşimidir.
Manastmn kilisesinin , 1182 yılında İmparator Andronicus Comnenus’ a karşı ayaklanan Latinler tarafından yakılan, 14. ve 15. yüzyıllarda korsan talanına uğrayan, 16. yüzyılda yangın ve deprem geçiren Karya’nın merkezinde bulunduğunu varsayılır.
1509 depremenin (Kıyamet-i Suğra, Küçük Kıyamet) ada toprağında oluşturduğu çatlaklar, 14. yüzyıl eseri olan manastırın ağır duvarlarının zemine belirgin oranda gömülmesine neden olmuştur.
Külliye bu nedenle (Büyükada sakinleri arasında) Batık Manastır olarak da bilinir.